HAKKA_GİDEN_YOLDA_YURUMEK hakkagidenler@hotmail.com
YAYINLARIMIZ  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Üyelik Forum
  KÜTÜB-İ SİTTE
  İTİKATİ SORU CEVAP
  a)Allah cc sevgisi
  b) Allah korkusu
  c) Allah'a iman
  d) Allah'a İtaat
  1:) Kur'an-ı Kerim'i tanımak
  Hz. Muhammed'e tabi olmak ve ümmet olmak
  Peygamber sevgisi
  Peygambere İMAN Hz. Muhammed'in (sav) fazileti ve üstünlügü
  Hz. Peygamberin veda hutbesi
  Allah c.c için Bugzetmek
  Edep Perdesi
  Akıllı Kişi
  İman Agacı
  Sana Şüphe Vereni Bırak
  İptila Ve Nimet
  Arif-i Billah'ın Duasına Neden İcap Olunmaz
  Nefsin İki Hali-Futuhu'l Gayb
  Fena Ve Keyfiyeti
  Salikin Yetişmesi
  Hasedein Kötülügü
  Dünya Ve Ahiret İşleri
  Vera Üzerine
  Akıllıya Gereken
  Allah'a Darılmak
  İnsanları Dört Bölümde Anlatmak
  Hak Sevgisine Başkasını Katmamak
  Allah İçin Bugz
  Yasak Olan Şey
  Zaman Olur Fakirlik Küfre Yaklaşır
  Müridin Hailini Beyan
  Muhammedi HAKİKAT
  Pirimizden Tavsiyeler
  Yaratılışın Başlangıcı
  TASAVVUF
  Mana Çocugu
  Namaz
  Rüyetullah
  ZİKİR
  Marifet
  Şeriat Agacı
  Cemal Nurları
  Hiddet Ve Öfke
  Yalandan Sakınmak
  Emirler Ve Yasaklar
  Resullah'a Tabi Omak
  Mürşid
  Arif
  Hakk'ı Görmek
  Allah Korkusu ve Sevgisi
  Amel
  İlim
  Yagmur ve Toprak
  Hz Musa ve Ateş
  İmtihan
  Kişi Rabbisini Nasıl Görür
  İçi Düzeltmek
  Kader
  Ölmeden Evvel Ölmek-Pirimizden
  Nefs
  Gizli Şirk Putperestlik
  Ogluna Vasiyeti
  Pirimizin Hakk Yolcularına Vasiyeti
  Kalbindeki Putları Kır
  Pirimizden Nasihatler 1
  Pirimizden Nasihatler 2
  Pirimizden... Mucahede Ehli Ve Huyları
  Hakk'ı Şikayet Etmemek
  Faniden Medet Ummak
  Kalbin Hastalıgı
  Hayrı Tavsiye
  Taarruf-i Nefs
  Takva ve Dereceleri
  Vuslat
  Ârif-i Billah’ın Duasına Neden İcabet Olunmaz?
  Kaderde Niza Yoktur
  Her An Bir Tecelli
  Velilere Uymak
  Abdülkadir Geylanî’nin (ks) Akidesi
  Tasavvufun Esasları
  Kader2
  Pirimiz (ks)...
  Allah'a Vasıl Olmanın Yolu
  Mücahede Ehli ve Huyları - GAVSUL AZÂM
  Tasavvufta İki Gâye
  Pirimizin Üstün Şahsiyetinden Bir Demet..
  Pirimizin Tasarrufu
  Şehvetin Beyanı
  Allah'a (cc.) Teslim Ol, Halkı Terket
  Dünyanın Hâli
  İptila (Bağımlılık)
  Keşif ve Müşahede
  ALLAH´A YAKINLIK
  MANEVİ ÖLÜM
  KALBİN HASTALIĞI
  NEFİS VE HALLERİ
  HAYRI TAVSİYE
  VAZİFELERİMİZ
  TEENNİ, GAFLET, İHLAS, RİYA, SABIR, HASED, GÜNAHLARDAN SAKINMAK
  ÖNCELİKLERİMİZ - PİRİMİZDEN (KS.)
  PİRİMİZDEN ALTIN NASİHATLER
  PİRİMİZİN ŞAHSİYETİ
  İLİM, MÜRŞİD, İNZİVA
  IRAK'IN SAHRA VE HARABELERİNDE 25 SENE
  TEMELİ SIDK VE DOĞRULUK ÜZERE ATTIM
  Abdulkadir GEYLANİ (K.S) ve KADİRİLİK
  ALTIYÜZ DiRHEMLİK İP
  PİR-İ TARİKAT MUHYİS-SÜNNETİ VEDDİN GAVS-U RABBÜL ALEMİN EBU MUHAMMED MUHYİDDİN ABDULKADİR-İL GEYLANİ EL HASENİ EL HÜSEYNİ RIDVANULLAHİ ALEYHİM (K.S.)
  BATMAYAN GÜNEŞ
  HAZRET-İ GAVS’UL ÂZAM (KS.) İÇİN NE SÖYLEDİLER?
  Ziyaretşi defteri
İLETİŞİM: hakkagidenler@hotmail.com
Hiddet Ve Öfke
Hiddet ve Öfke
Öfke - gazap, İzzet ve Celâl sahibi Allah için olduğu takdirde iyidir. Allah’dan başkası için olduğu takdirde ise kötüdür. Mümin, ancak İzzet ve Celâl sahibi Allah için ve O’nun dinine yardım için hiddetlenir.
 
 
 

      Kendi nefsi için ve kendine yardım için asla hiddetlenmez. O, İzzet ve Celâl sahibi Allah’ın koymuş olduğu hükümlerden bir hüküm çiğnendiği zaman öfkelenir, hiddetlenir. Hem de avı elinden alınan yırtıcı bir kaplanın hiddetlenmesi gibi. Hiç şüphe yok ki, İzzet ve Celâl sahibi Allah da sırf kendi gazabı için gazaplanır ve sırf kendi rızası için razı olur…          Gerçekte kendi şahsın için hiddetlendiğin halde, Allah için hiddet gösterisinde bulunma. Sonra münâfık olursun. Hiç şüphe yok ki, İzzet ve Celâl sahibi Allah için olan şeyler tamamlanır, bâkîdir, sâbittir, ziyâdeleşir. O’ndan başkası için olanlar ise değişir, sabit değildir, zâil olur. Bir iş yaptığın zaman nefsini, hevâî duygu ve arzularını, şeytanını… aradan çıkar. İstediğin işi sırf İzzet ve Celâl sahibi Allah için ve O’nun emrine itaat etmiş olmak için yap. İzzet ve Celâl sahibi Allah tarafından olduğu tesbit edilmiş bir emir bulunmadıkça hiçbir fiili yapma. Bu emir, ya şeriat vasıtasıyla olur veya şeriata uygun bulunmakla beraber bizzat İzzet ve Celâl sahibi Allah tarafından senin kalbine ilham edilmek suretiyle olur…          Kendinden, insanlardan ya da dünyadan bahsederken zühd sahibi ol. Eğer böyle yaparsan, Allah seni insanlar yönünden rahata kavuşturur. İzzet ve Celâl sahibi Hak ile ünsiyete ve O’nun yakınlığı ile rahata rağbet et. Zaten O’nun ünsiyetinden başka ünsiyet yoktur. O’nunla olan rahattan başka rahat da yoktur. Hakiki rahat ancak O’nunla olan rahattır. Tabii ki, bütün bunlar nefsinin, hevai duygu ve arzularının, bedeninin… kederlerinden temizlendikten sonra mümkün olur…          Allah Dostları ve tasavvuf ehli ile beraber ol. O’nların sohbetinde bulun. Böylece, Allah’ın O’nlara olan yardımı sayesinde sen de güçlenirsin. Sen de O’nların gözü ile görürsün. Allah da tıpkı O’nlarla övündüğü gibi, seninle de övünür. Allah, diğer kulları arasında seninle iftihar eder…          Kalbini Allah’dan başka şeylerden temizle. Zira sen onunla Allah’dan başka şeyler görüyorsun. Önce biraz eşyayı, yani Allah’dan başka şeyleri görürsün. Sonra da O’nun yardımı ile, yarattıklarında Allah’ı görürsün, Allah’ın fiillerini görürsün. Nasıl ki, üzerinde pislikler bulunduğu halde hükümdarın huzuruna girmen doğru olmazsa, aynı bunun gibi, için (batının) pis olduğu halde de, Hükümdarların Hükümdarı İzzet ve Celâl sahibi Hakk’ın huzuruna girmen doğru olmaz. Sen, içi her türlü pis tortularla dolu bir küpsün. Bu durumda neye yararsın ki! Önce git, içindekileri değiştir, temizlen. Kötü hasletlerini iyileri ile değiştir. İşte ancak ondan sonradır ki, Hükümdarın huzuruna girmen mümkün olur…          Senin kalbin günahlarla dopdoludur. Hep insanlardan korkuyor, herşeyi onlardan umuyorsun. Kalbin dünya sevgisiyle dopdolu. Bütün bunlar kalplerin necaseti ve pisliği cümlesindendir. Nefsin ölüp de doğruluk tabutunun kapısına konmadıkça konuşmaya hakkın yok. İşte o zaman, fanilere teveccüh etmenin bir mahzuru kalmaz. Fakat senin nazarında fanilerin hala mevcudiyet bulduğu ve sen de onlara değer verir durumda olduğun müddetçe sakın onlara elini uzatma. Hatta o eli öpecek olsalar bile sen de, Allah’a yakınlığın tesiri ile bir dehşet ve hayret duyacak derecede Allah’a yakın olmadıkça konuşmağa hakkın yok. Ne zaman ki dehşet ve hayret duyacak derecede Allah’a yakınlaşırsan, işte o zaman onların senin elini öpmeleri de, sana bir şeyler vermeleri de, sana gelecek bir şeye mani olmaları da, seni övmeleri de, yermeleri de… sana zarar vermez. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, artık sen onlarla değil, Allah ile meşgul olursun…          Tövbe sıhhatli olduğu takdirde iman da sıhhatli olur ve ziyadeleşir. Ehli sünnet nazarında iman ziyadeleşir de, noksanlaşır da. Taat ve ibadetlerle ziyadeleşir; günah ve masiyetlerle de noksanlaşır. Onun için tasavvuf ehli ve Allah Dostları, kalplerine Allah’dan başka şeylerin sevgisini asla sokmazlar. Onların imanı kendilerinin Allah ile sükûnet bulmaları halinde artar; O’nun gayrı şeylerle sükûnet bulmaları halinde ise eksilir, noksanlaşır. O’nlar; ancak Rabb’larına tevekkül ederler, ancak O’nunla emin olurlar, O’nunla kuvvet bulurlar, ancak O’na dayanırlar, O’na güvenirler, ancak ve sadece O’ndan korkarlar. Yine ancak O’na döndürüleceklerdir. Yalnız O’nu tevhid ederler, yalnız ve sadece O’na güvenirler. O’na bir başkasını asla ortak koşmazlar. Bu hususta denemeye tabi tutulurlar. O’nların tevhidi kalplerindedir. İnsanları idare edişleri de zahirleri itibariyledir. Kendilerine karşı herhangi bir cahillik yapıldığı zaman, O’nlar buna karşılık cahillik etmezler, cahilce davranmazlar. İzzet ve Celâl sahibi Allah, O’nlar hakkında şöyle buyurur:               “… Kendilerine cahiller cahilce davrandıkları zaman, O’nlar ‘Allah selâmet versin’ deyip geçerler; cahillerle cahillik etmezler,” (Furkan Sûresi, Âyet 63)          Sen; cahillerin cahilce davranışları, tabiatlarının, nefslerinin ve hevai duygu ve arzularının yersiz ve manasız heyecanları ve feveranları karşısında sükût etmeli ve mülayim - yumuşak davranmalısın. Fakat cahiller, yani kendini bilmezler, İzzet ve Celâl sahibi Hakk’a karşı açıktan açığa bir masiyet - günah işledikleri zaman sükût etmek caiz değildir. Çünkü böyle bir durumda sükût edip ses çıkarmamak haramdır. Böyle durumlarda konuşmak ibadettir; sükût etmek ise günahtır, masiyettir. İyiliği emredip kötülüğü men etmeye gücün yeterse hemen yap. Asla kusur etme. Zira bu, yani iyiliği emredip kötülüğü men etmek (emr-i bil’maruf, nehy-i anil-münker), senin yüzüne açılmış bir hayır kapısıdır. O halde, hemen o kapıdan girmekte acele et…          İsa A.S. dağ meyvelerinden yer, birikintilerden su içer, mağaralarda ve harabelerde barınırdı. Uyumak üzere yattığı zaman da başını ya bir taşa koyar veya kollarını yastık yapardı. Burada esas olan Allah’dan başka hiç bir şeye gönül bağlamamak, hiç bir şeye güvenmemektir. İşte halis mümin böyle yapar. Allah’dan başka hiç bir şeye güvenmez, dayanmaz. İzzet ve Celâl sahibi Rabb’ine bu inanç ve bu şuur içinde kavuşmaya azmeder. Eğer onun dünyada bir kısım kısmetleri bulunuyorsa, bunlar kendisine mutlaka gelir. O nimetlerle onun sadece zahiri hemhal olur. Onları nefsi ile alır. Fakat kalbi, Allah’dan başka hiç bir şeye güvenmemek ve dayanmamak inancı ve azmi içinde olarak hep İzzet ve Celâl sahibi Allah ile beraberdir. Dünyadan kısmetlerini alırken asla değişmez. Zira bir kere zühd kalbe yerleşti mi, dünyalıkların bol bol gelmesi ve kısmetlere nail olması onu değiştirmez. O, ne derece çok dünyalığa sahip bulunursa bulunsun, kalbi daima Allah ile beraberdir…          Eğer mümin dünyayı, ehli dünyayı, dünyevi hevesatı, zevkleri, hevesleri… sevmiş olsaydı bunlara karşı bir an bile sabredemez, gecesinde ve gündüzün de onlarla meşgul olurdu. Yine mümin bunları sevmiş bulunsaydı; kulluk edemez, zahid olamaz, İzzet ve Celâl sahibi Allah’ı zikredemez ve O’na itaatte bulunamazdı. Fakat Allah, bir lütûf olarak ona nefsinin kusurlarını gösterdi. O da bunlara tövbe etti. Geçmiş günlerinde Allah’a karşı işlemiş olduğu bu kusurlarından ötürü nedamet duydu. Yine Allah ona; Kitab (Kur’an), Sünnet (Hadisler, Allah Resul’ünün yaşayışı, ahlâkı) ve şeyhler - mürşidler vasıtasıyla dünyanın kusurlarını ve aşağı yanlarını da gösterdi. Böylece, dünya bahsinde ona zühd ve takvâ geldi. Dünyada zühd ve takvâ sahibi oldu. Öyle ki, her ne zaman dünyanın bir kusuruna nazar etse, Allah ona başka kusurları da gösterir. Bütün bunlardan sonra mümin bilir ve idrak eder ki:               - Dünya fanidir; ömrümün sonu pek yakındır. Nimetleri elden gidicidir. Güzelliği değişicidir. Ahlâkı pek kötüdür. Eli boğazlayıcıdır. Sözleri zehirlidir. Çok imtihana tabi tutucudur. Çabuk ve çok boşayıcıdır. Kendisine bir daha dönüş yoktur. Ne aslı vardır, ne de vefâsı. Onda kalmak, su üzerine bina yapmak gibi bir şeydir…          İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, mümin onu ne bir karargâh olarak kabul eder, ne de bir ev. Sonra, bir derece terakkî eder, kadri yücelir; Allah sevgisinde ve O’na bağlılıkta sebat ve istikrar kazanır. Böylece, İzzet ve Celâl sahibi Hakk’ı tanır. Daha önceleri dünyayı kalbine karargâh edinmediği gibi, bu safhadan itibaren artık ahireti de karargâh edinmez ve kalbinde ahiret düşüncesine de yer vermez olur. Bilakis, dünyada da ahirette de kalbine karargâh olarak yalnız Allah’ın yakınlığını seçer; yalnız Mevlâ’sının yakınlığını kalbine karargâh edinir. Özü ve kalbi için, Allah’ın yakınlığından bir ev yapar. İşte bu merhaleye eriştiği andan itibaren artık dünyanın imarı ona zarar vermez olur. İsterse dünyalık olarak bin adet ev yapmış ve bunlara sahip bulunmuş olsun. Zira o, bunları kendisi için değil başkaları için yapar. Bunları yapmakla, İzzet ve Celâl sahibi Allah’ın bu husustaki emrine uymuş, O’nun kaza ve kaderine itaat etmiş olur.          Artık bu kimse, halkın hizmetinde olarak ve onlara rahat getirme gayretinde, Allah’ın emrini yerine getirir. Karanlıklar içindeki herşeye, yiyeceklere, ekmeğe… ışık getirir, nur getirir. Fakat kendisi bunlardan bir zerre bile yemez. Onun kendisine mahsus yiyeceği vardır. Bu yiyeceğe ondan başkası ortak olamaz. Böylece o, kendi yiyeceğinin yanında bulunduğu an yer; başkalarının yiyeceği yanında bulunduğu an ise oruçludur, açtır..          Zâhid, yiyeceklere ve içeceklere karşı oruçludur. Ârif ise, tanıdığının gayrine karşı oruçludur. O, açtır; kendi tabibinden başkasının elinden yemez. Ancak kendi tabibinin elinden yer. Onun derdi ayrılıktır, uzak oluştur. Devâsı ise vuslattır, yakın oluştur. Zâhidin orucu yalnız gündüzleyindir; o, yalnız gündüzleyin oruçludur. Ârifin orucu ise hem gündüzleyin, hem de geceleyindir; o hem gündüzleyin oruçludur, hem de geceleyin. O, İzzet ve Celâl sahibi Rabb’ine kavuşmadıkça orucunu yemez. Ârif, bütün devir boyunca oruçludur, dâimi kurbiyet ve yakınlıktadır, hıfz ve himayededir. O, bir devir boyu kalbi ile oruçludur, özü ile kurbiyyette - yakınlıktadır, hıfz ve himayededir. Kendi şifasının, Rabb’ine vuslattan ve O’na yakın bulunmaktan ibaret olduğunu kat’iyetle idrâk etmiştir…          EY OĞUL! Eğer kurtuluş - felâh istersen, fânileri kalbinden çıkar. Onlardan asla korkma. Bir şey de bekleme. Onlarla ünsiyet etme. Onlarla sükûnet bulma. Hepsinden süratle kaç, uzaklaş. Sanki onlar ölüler ve cîfe (necis, leş)lermiş gibi kendilerine soğukluk göster. İşte senin için bu mertebe tahakkuk ettiği zaman, İzzet ve Celâl sahibi Allah’ı zikir anında kalbî itminan husule geldiği gibi, O’ndan başkaları anıldığı anda da onlardan kaçış husule gelir. Allah anıldığı an, kalben sükûnet bulursun. Başkaları anıldığı zaman ise onlara karşı bir ürküntü duyarsın…   GAVSULAZAM

PANO  
   
ilahi dinleyin  
   
Peygamber efendimiz s.a.v efendimizin hadisleri  
  Peygaberimiz(sav) buyuruyorki
eger ölüm kalplerinize işlemesini
istiyorsanız şu üç şeyi daima yapın:

1)Cenaze namazlarında bulun.

2)Kabirleri ziyaret edin.

3)Hastaları ziyaret edin.
......................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

'' Duanın kabulu,adabına riayetle mümkündür:

_Haram yememek......

_Şerefli gün ve vakti gözetlemek....

_Güzel hali gözetlemek....

_Alçak sesle,tevazu ve huşu ile dua etmek....

_Duadan evvel günahlara pişman olmak''
........................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Namaz kıldıgın zaman,son namazınmış gibi kıl buyurmuştur''....
........................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Namaz kılan,bütün organlarıyla,Rabbine dua eder''....
.........................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Huşunuzun münafıklarınkine benzemesinden Allah'a sıgınırım''.....

Namaz ,imanın sigortasıdır''......
..............................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Bizimle onlar arasındaki ayırıcı çizgi Namaz'dır.Namazı terkeden bu çizgiyi kaldırır (kafir olur).''



Peygamberimiz (sav) ÖGÜT:
''Kesilsen,ateşe atılsandayine Allah'a ortak koşma.

Çoluk çocugundan,mal ve servetindenayrılmaya zorlansanda yine anne-babana isyan etme.

İçki içme,zira, O kötülüklerin başıdır.

Namazı terketme,zira namazı kasten terkeden,Allah'ın ve Resulü'nün himayesinden uzaklaşır''......
.........................................................................
Allah c.c kuluna müjdesi:

''Kulum benim azabımdan ancak boynuna farz kıldıgım ibadetleri yerine getirerek kurtulur''.....
...................................................................
Peygamberimiz (sav) buyuruyorki:

''Öyle namaz vardırki,kişiye yorgunlugundan başka bir şey kalmaz.

''Öyle oruç verdırki,kişiye açlıgından,susuzlugundan başka bir şey kalmaz.''......
..................................................................
Peygamberimiz (sav)'in ögütü:

Gece kalk ,gece namaz kıl.Gece uyuma.Uyu da,o sıkıntı kalbine girdigi zaman uyan.Uyanki,kalbine gelen bu sıkıntı,Allah'ın seni uyarması olarak yorumla.....
........................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Küçük günahlardan sıkının,küçümsemeyin.Küçük günahlar sizi büyük günahlara götürür''......
........................................................................
Hz.Musa (as) ile Allah c.c arasında geçen nemmalarla ilgili:
Musa (as) ,inananları topluyor yüksekçe bir yere daga çıkalım buyuruyor.Rabbimize dua edelim,belki bir rahmet yagdırır.Musa (as) duaya başladıgı an Yüce Allah'tan hitap geliyor:''Ya Musa,ümmetinin içerisindeki nemmamları çıkar onları kov ondan soran duanı kabul ederim.NEMMAM,iki kişi arasında söz taşıyıp onları birbirine düşüren,düşman eden münafık iki yüzlü kimsedir............

Allah c.c kullar'ına diyorki:

''Ey kulum,içiki içme,zina yapma,Rüşvet alıp verme,faiz üretme.Yoksa seni cezalandırırım,hapsederim,mahkum ederim.'''....
......................................................................
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

''Komşun putperset,yabancı,gayri müslim bile olsa ona komşuluk yapmak mecburiyetindesin''

ÜÇ ÇEŞİT KOMŞU HAKKI VAR:

1)''Müslüman komuşunun iki hakkı var:
a)Komşuluk hakkı,b)müslüman kardeşligi hakkı....

2)''Akraba olan komşunun üç hakkı var:
a)Akrabalık ,b)Din kardeşligi ,c)komşuluk hakkı......

'Gayri müslüm komşunun bir hakkı var:Komşuluk.....
.......................................................................
Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:

''Cenab-ı hakk'ın öyle kulları varki,yevmu'l- mahşerde korku içinde yaşarken,onlar tahtlar,kürsüler üzerinde oturmuş,korku ve hüzün bilmez,görmezler.....
........................................................................
 
Yayınlarımız  
  “Kim iyi bir işe aracılık ederse
onun da o işten bir payı olur.
Kim kötü bir işe aracılık ederse
onun da o işten bir payı olur.
Allah her şeyin karşılığını verir."
(Nisâ Sûresi85.Âyet)

” (İnsanların Hayırlısı,
İnsanlara Faydalı Olandır) H.ş

Bu hadisi şerife göre
bir hayat çizgisi, bir yaşam şekli
oluşturanlara ne mutlu!..

"Gözü haramdan korumak ne güzel
sehvet perdesidir.
(Hz. Osman r.a.)"

"HER NEFS ÖLÜMÜ TADACAKTIR"

"Siz Allah icin ne verirseniz
Allah onun yerine Daha iyisini verir"
(Sabe suresi)

"Kişi haksız olarak bir şeye lânet ederse,
o lânet kendine döner."

"Dostunu zaman zaman
ziyaret et ki sevgin artsın."

"Dinde namazın yeri,
vücûtta başın yeri gibidir."

"Yazıklar olsun o kimseye ki
halkı güldürmek için yalan söyler.
Veyl (azâbı) ona, veyl (azâbı) o

Gönül behçesindeki konularımız
her hafta değişmektedir..

"Edebi gözetmek, zikrden üstündür.
Edebi gözetmeyen
Hakk'a kavuşamaz."

"Ehlin gönlü için
(âilenin gönlünü almak için)
günah işlemek ahmaklıktır."

"Gınâ sâhiplerinin yâni zenginlerin,
alçak gönüllü olması güzeldir.
Fakirlerin ise
onurlu olması lâzımdır."

"İnsana lâzım olan önce
Ehl-i sünnete uygun inanmak,
sonra Allahü teâlânın emir ve
yasaklarına uymak,
daha sonra tasavvuf
yolunda ilerlemektir."

"Kalbin birçok şeyleri sevmesinin sebebi,
hep o bir şey içindir. O da nefsdir."

"Kâfirlere kıymet vermek,
müslümanlığı aşağılamak olur."

"Kelime-i tevhîd; putlara ibâdeti bırakıp,
Hak teâlâya ibâdet etmek demektir."

"Malı zarardan korumanın ilâcı,
zekât vermektir."

"Mübahları gelişi güzel kullanan,
şüpheli şeyleri yapmağa başlar.
Şüphelileri yapmak da
harama yol açar."

"Nefse, günahlardan kaçmak,
ibâdet yapmaktan daha güç gelir.
Onun için günahtan
kaçmak daha sevaptır."

"Razzâk olan Hak teâlâ,
rızıklara kefil olmuş,
kullarını bu sıkıntıdan kurtarmıştır."

"Seâdet-i ebediyyeye kavuşmak,
peygamberlere uymağa bağlıdır."

"Sohbeti ganîmet bilmelidir.
Sohbetin üstünlüğü, bütün üstünlüklerin
ve kemâllerin üstüdür."

"Sünnet ile bid'at birbirinin zıddıdır.
Birini yapınca öteki yok olur."

"Zekât niyeti ile bir kuruş vermek,
dağlar kadar altını sadaka olarak vermekten
kat kat daha sevapdır."

"Cennet ile Cehennem'den başka
ebedî bir yer yoktur.
Cennet'e girmek için îmân ve dînin
emirlerine uymak lâzımdır."

"Tesbih okumak (sübhânellah demek),
tövbenin anahtarı ve hattâ özüdür."

"Vakit çok kıymetlidir.
Kıymetli şeyler için kullanmak lâzımdır.
İşlerin en kıymetlisi
sâhibine hizmet etmektir.
Yâni Allahü teâlâya ibâdet ve tâat etmektir."

"Gençlik zamânında dînin emirlerine uymak,
dünyâ ve âhiret nîmetlerinin en üstünüdür."

"İhlâs ile yapılan küçük bir iş,
senelerce yapılan ibâdetler gibi
kazanç (sevap) hâsıl eder."

"İbâdetlerin hepsini kendinde toplayan,
insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran şey
namazdır."

"Dünya deniz gibidir.
Çok kimse boğulmuştur.
Gemin takva, yükün iman,
hâlin tevekkül olursa kurtulursun."

"Horoz senden daha akıllı olmasın!
O, her sabah zikrederken,
sen uykuda olma."

"İnsanlara nasihat ederken kendini unutma!
Muma benzeme. Mum aydınlatırken,
kendini yakıp eritir."

"Kendi aybını gören kimse,
başkasının aybını göremez."

Kul, Allahü teâlâ için neyi terk ederse,
Allahü teâlâ, ona karşılık daha hayırlısını verir.

Ziyaretinizden dolayı teşekkür
eder dualarınızı bekleriz....

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol